14 Aralık 2010 Salı

Nutella, ekmek ve gobek.

Evde aksama kadar pijamalarimla dolasmaya o kadar alistim ki artik pijamalarim vucumdumla butunlesti. Temizlik konusundan cok takintiliyim, gunde iki ya da uc kez dus almak gibi (tabii calismadigim gunlerde)ama is kilik kiyafet, suslenme ve makyaja gelince pek geri kalirim bu konulardan. Dedigim gibi pijamalarmla butunlestigim icin ne kadar kilo aldigimin farkina bile varmamamisim, oyle ki hamilelik kiyafetelerimin icnine bile giremiyorum. Dun herseyi doktum denedim olmadi bisey, acaba pijamalrimla mi gitsem mezuniyete diye bile dusundum. Once ben su dun aldigim kocaman kavanoz nutellami bitireyim ondan sonra bi care bulucam elbet =D

13 Aralık 2010 Pazartesi

Krismis agaci

Aralik 15 inde yani bu carsamba doktora mezuniyetim var. Cuma gunu aldigim cubbe, kep vesairelerin paketlerini bugun actim ve denedim. Mezuniyetim icin Tim'in annesi ve babasi geliyor Kaliforniya'dan. Bu sene onlarla birlikte geciremiyecegiz Krismisi her sene oldugu gibi. Sirf bu sebepten Tim kucuk bir cam agaci almak istedi ailesi gelmeden once. Kucuk saksida ufak birsey yani, masamizin uzerine kurariz en azindan krismis gibi bir hava olur diye. Ve agac satilan yere girdik ne olduysa orda oldu, ya adamlar icecegimize birsey kattilar ya da bizi hipnotize ettiler cunku boyumdan buyuk bir agacla ciktik olay mahalinden! Eve geldigimiz de agac daha da buyuk gorundu acik alanda gorundugunden! Sorguladik kendimiz biz ne yaptik diye ama agaci suslemey baslayinca ben gene hipnoza gectim. Evin kosesine koyduk susledik isiklandirdik. En cok Gokce (kopegimiz) sevindi bu ise! hergun gelip koklama seanslari yapiyor.

10 Aralık 2010 Cuma

arayis.

"eee doktora da bitti neden streslisin hala?" diye sordu Tim. Baglantisiz bir sekilde tek aklimdan gecen sey ise anne ve babamla gecirdigim yaz tatilleri oldu. Evet annem calisiyordu ama onun yoklugunu hic hissettmedim, hissettirmedi. Hem hakkini vere vere ogretmenligini yapti hem de anneligini. Hem de nasil bir annelik. Koy okullarinda susuz elektriksiz bir annelik bu! benim gibi hazir bezleri makinaya atarak degil, cesmeden su getirip, bezleri kaynatarak buyuttu bizi. sabahin 5 inde ekmek yapip 6 sinda ogrencilerine ders verip aksamlari da gonullu olarak "gece okulu" nda koy kadinlarina okuma yazma ogreterek, gerekirse okulun boya-badanasini yaparak. O zamanlar organik kavrami yoktu ama hersey organikti simdinin deyimi ile. Bahcemizde dometesler, biberler, salataliklar yetistirirdi annem. Master yapmis ogretmen babam usenmeden tavuklari beslerdi taze yumurtayi sevdigimiz icin. Annemin diktigi mavi pamuklu pijamam hala en begendigim kiyafettir su an elimde olmasa bile. Yumusak pamuklu kumas ne guzel olurdu serin havalarda.Yaz tatillerinde babaannemi ziyarete gittgimizde gicir gicir (taze oldugu icin soylemiyorum, oyle gicir gicir ses cikardi taze peynirden yerken) taze peynir yerdik. hersey tereyagliydi. Kardesim "anne fiskirttir" diye isterdi sicak yufka arasina terayagini. aksamlari ates yanar patatesler kozlenirdi. sacta etler kavrulurdu. Dedem her yaz tatilinde gozumuzden operek karsilardi bizi. Nenem dislerini sIka sIka mincik mincik severdi bizi.Dedem ve benim uzandigim disari yataginda yildizlar ne guzel gorunurdu. sanki elle dokunacakmis gibi coklardi hep! Bir kecim vardi, beyaz renli, ismi Feride. Aslinda herkesin kecisiydi ama herkes kendinin sanardi hep. kocaman kocaman siyah karincalar olurdu yuvalarini eseledigim. sirf hayat tarzlarini daha iyi anlamk icin. yumurtadan baslayip nasil karincaya donustuklerini kesfederek. kaplumbagalari eve getirip " baba bizim olsun mu bu?" dedigim zamnalra cok olmustur. ugur boceklerini ise kucuk kardesim toplardi.Ama kurbaga isi ortanca kardesime aitti. hepimiz biryandan bocek, kus, kaplumbaga, kurbaga ugrasir, yildizlarin altinda uzanir, babam at olur biz de sirtindan inmezdik. Annemle babamin mecburi hizmet yaptigi koyler; susuz, yolsuz, elektriksiz koyler... ama aklimda kalan hersey peri masali gibi. nasil basardi annem ve babam bunu? hernekadar her ikiside nenem ve dedeme yazlari yardim etseler de yaz tatilimiz vardi ailece ve bu yaz tatillerinde bir cocugun isteyebilecegi en onemli seyleri sunarlardi bize, sicacik sevgi, doga ve ozgurluk ama ayni zamanda hep birlikte ailece olmak...
Nerden nereye. Amerikadayim, evlendim Turkiyeden bazilarini deyimi ile "yabanci" ile, doktorami bitirdim. "evet sira simdi tip fakultesine geldi" derken birden bu anilarla dolup tasti beynim. ne geregi vardi ki bu stresin? ozellikle kuzenimin cocuklarini kaybettigi yurekleri parcalayan trafik kazasindan sonra daha farkli bakiyorum bazi seylere...hayat cok kisa...Zaten doktorami bitirdim! Iki yillik bir universitede hoca olsam olmaz mi yani? yaz tatillerinde alsak basimizi biz de anneanneyi, dedeyi ziyaret etsek? ben de benim Bella'ma masalin bir parcasindan tattirsam elimden geldigi kadar. "sorumu cevaplamadin" dedi Tim. Artik stresli degilim. Cocukken okulu sevdigim halde iple cektigim yaz tatillerinin bir parcasini da ona verebilecegim. Simdi is basvurusunda bulunup umitle alinmayi beklemek kaliyor geriye... merhaba hayat, hosgeldin sanat: gelsin sulu boyalar, yagli boyalar,tatli ruyalar Tip fakultesi, ve gunaydin Bella Esin...